13 Kasım 2010 Cumartesi

Çizgi Roman Çalışmaları Yapıyorum!

"Ben çizgi roman çalışmaları da yapmaktayım, çalışmalarımdan örnekleri web sitemden görebilirsiniz:

www.ibrahimerguden.com "

8 Haziran 2010 Salı

çizgiroman yapabilecek arkadaşlar aranıyor!

Bloga çok uzun zamandır bakamadım, sadece bilgilendirme amaçlı kullanıyordum ancak arada çizgiroman/çizgifilm yapmak/yaptırmak isteyenlerden mailler geliyor.

Eğer gerçekten ilgiliyseniz, bu işten para kazanmak istiyorum diyorsanız istediğiniz bilgilerinizi bu blog vasıtasıyla yayınlayabilirim.

Sigara Karşıtı Senaryomu Çizgi Film Yapmama Destek Olur musunuz?..

Sigara Karşıtı Senaryomu Çizgi Film Yapacaklar Arıyorum!..


EŞEK, BU KÂBUS SENARYOSUYLA SİGARA İÇMEYİ BIRAKTI!

Konu : Köy evinin bahçesi görülür. Yerler yemyeşildir. Evin önünde tavuk, ördek, köpek, inek, eşek… Bulunmaktadır. Havada çok sıcaktır. Evin önünde vagonlarda tütün ipleri boydan boya asılmıştır. Eşek, bir yere ip ile bağlanmıştır. Boynundaki ipten kurtulmak, onun için çocuk oyuncağıdır. İpi kopartır ya da dişleriyle parçalar. Vagonda asılı duran ipteki yeşil tütünlerin bulunduğu yere doğru yaklaşır. Baştan itibaren ipteki tütünleri kopartarak yemeye başlar. Eşeğin sadece tütünleri yediği gösterilmektedir. Hepsinden birer parça almaktadır. Tütünlere büyük oranda zarar vermektedir. Son vagondaki iplere sıra gelmiştir. Oradaki tütünleri yemeyi sürdürür. Ansızın arkadan bir gürültü duyulur. Eşek, geriye döndüğü zaman yediği tütünlerin dışkı olarak simsiyah çıktığını fark eder. Tersinden okuyamaz. Yazının bulunduğu başa döner. Yerdeki yazıları heceleyerek okumaya başlar.
“—Sigara sağlığa zararlıdır.” Yazısının oluştuğunu anlar.
Eşek, anırarak bulunduğu yerden kaçmaya başlar. Bunu gören eşeğin sahibi peşinden koşarken bağırmaktadır… Aslında eşek bir kâbus görmüştür. O anda tütünün karşısına çömelmiş durmaktadır. Birden bire silkinerek ayağa kalkar. Anırarak, tütün iplerinin bulunduğu yerden kaçar.
—Sigara sağlığa zararlıdır yazısı ekranda gösterilir.

HASAN SANCAK
ALAÇAMLI HALK ŞAİRİ
REKLÂM YAZARI
(EĞİTİMCİ-GAZETECİ)

(Hasan Bey'e ulaşmak isteyenler yorum kısmından ulaşabilirler-kaptan arka kapi)

31 Mayıs 2007 Perşembe

Türk Televizyonlarında Çizgi Film

Çizgi filmlerin ülkemizde gelişimi reklam filmleriyle olmuş zamanla bu alana ilgi duyan animatörlerin artmasıyla bu alanda büyük başarılar sağlanmıştır.

Gelişen teknolojiyle televizyonun ortaya çıkması çizgi filmi de sinemalarda film öncesi yayınlanan kısa gösterimler olmaktan kurtarmıştır.

Özellikle ülkemizde çocuk ve genç nüfusun fazla olması televizyonları bu kitleye yayınlar yapmaya yöneltmiş, böylelikle TRT yayınlarında çocukları eğitici ve eğlendirici özelliği yüksek olan çizgi filmlere yer vermesini sağlamıştır.

TRT çocukların gelişiminde etkin rol oynamak için uğraş vermiş bu nedenle kendi hazırlattığ yerli programların yanısıra yabancı ülkelerde giderek bir sektör halini alan çizgi filmleri de satın alarak yayınlarında yer vermiştir.

Belli ilkeler çerçevesinde yayın yapan TRT, yayınladığı çizgi filmlerin çocukların eğitimlerine destek olucu nitelikte olmasına dikkat etmiştir.

“Uykudan Önce”, “Mavi Bilye”, “Günaydın” gibi programlar dönemin en sevilen çocuk programları olmuş, bundan yola çıkan TRT, dostluk ve sevgi mesajları içeren çizgi filmler yayınlamıştır. Her dönem, yayınlandığı her ülkede beğeniyle izlenen Walt Disney filmlerinin yanısıra, “Taş Devri”, “Jetgiller”, “Uçan Kaz”, “Heidi”, “Ton Ton Ailesi”, “Şirinler” gibi filmler de yine çocuklar tarafından ilgiyle izlenmiştir.

Bu dönemlerde televizyonda yayınlanan tüm çizgi filmlerin yabancı kaynaklı oldukları görülmektedir. Özellikle çizgi filmi bir endüstri haline dönüştüren ve tüm dünyaya pazarlayan Amerika’nın yaptığı filmler ülkemizde televizyonunda çocuklara sunulmuştur. Zamanla bu sektöre el atan ve Japonya çizgi film teknolojsini daha da gelişirmiş ve bu pazarda büyük pay almıştır.

Japonya’nın çizgi filme el atması dolaylı olarak ülkemizdeki çizgi film yayınlarını da etkilemiştir. Zira, dünya pazarında yer arayan Japonya yaptığı çizgi filmlerde artık kendi kültürünü değil, tüm dünyanın ilgisini çekecek konuları ele almaya çalışmıştır. Bu konu arayışı sırasında Japonya, özellikle Amerikan filmlerinde artış gösteren şiddet ve savaş ögelerini çizgi filmlerine katmaya başlamıştır.

Artık çocuklar için, tatil sabahları “Cumartesiden Cumartesiye” gibi çizgi film kuşaklarının olduğu programların ya da pazar sabahları erkenden uyanıp onları ekran başına çeken “Uçan Kaz”ın cazibesi kaybolmuştu.

Pazar sabahları çocukların erken kalkmasının sebebi artık “Voltran” olmuştu.İlk bakışta 5 gencin maceralarını anlatan bu çocuk filmi hiç de o kadar masum değildi. Dünyanın yok olup yeni bir kainatta yaşam mücadelesi verilen filmde karakterler artık, “Tom ve Jerry’de olduğu gibi masumca oyunlarla birbirlerini mat etmeye çalışmıyor, ciddi bir şekilde silahlarla birbirlerini öldürmeye çalışıyordu.

Zamanla şiddet eğilimleri öylesine arttı ki, masum birer karakter olan Jerry ve Tom bile artık birbirlerine dinamit fırlatabiliyordu. Bu çizgi filmlerin tek masum yanı ise her ne olursa olsun çizgi film karakterleri ölmezdi.

Şiddet unsuru taşıyan çizgi filmler, bir ilke çerçevesinde kurgulanıp kötülerle savaşmanın bir görev olduğunu, iyilerin eninde sonunda hak ettikleri ödülü alacaklarını savunuyorlar, böylelikle bir yerde kendilerini temize çıkarmaya çalışıyorlardı.

He-man, kılıcını gökyüzüne kaldırıp “Gölgelerin gücü adına... Güç bende artık” dediğinde birdenbire yenilmez bir savaşçı oluyor, arkadaşı titrekse adeta bir cesaret abidesi haline dönüşüyordu. İskeletor gibi garip hatta çocukları korkutucu bir düşmanla yandaşları “Hayvanadam” ile “Demirçene” kötü kişilerdi ve onlarla savaşmaktan daha doğal birşey yoktu. Hatta iyiler safında yer alan Orko, hiç kimseye haber vermeden düşmanlarla tek başına savaşmaya gittiğinde azar işitiyor ve filmin sonunda çocuklara bu şekilde davranmamaları öğütleniyordu. Çünkü çizgi filme göre yanlış olan savaşmak değil, arkadaşlarına haber vermeden ortalıktan kaybolmaktı.

İçeriğindeki şiddeti böyle mesajlarla örtmeye çalışan çizgi filmler öylesine rağbet gördü ki, bunu “She-ra”, “Ninja Kaplumbağalar” gibi filmler izledi.

Özellikle Ninja Kaplumbağalar başlarında bulunan Sensei’lerinin sözünden çıkmayan, belli bir yaşam felsefeleri olan dört sevimli kahramandı. Ancak bu çizgi filmin yayınlandığı ülkelerde çocuklarda giderek şiddet eğiliminin arttığı gözlendi. Amerika’da bir çocuğun bu çizgi filmi izledikten sonra bir arkadaşını öldürmesi yetkilileri harekete geçirmiş ve filmin yayından kalkmasına neden olmuştu. Ancak aynı çizgi filmi ülkemizde yayınlayan Show Tv böyle bir riski görmezden gelerek yayınını sürdürmüştür.

Artık ekranda görülen Temel Reis’in kabasakalı dövüp Safinaz’ı kurtarması kadar basit bir iyiler kötülere karşı mücadelesi değildir. Power Raingers gibi, çocukların dövüşmeye hayranlıkla bakmasını sağlayan filmler yayınlanmaktadır.

Çocuklara iyiliği, doğruluğu göstermeye çalışan, hatta sigara gibi kötü alışkanlıklardan uzak durulması gibi kampanyalarda bile kullanılan Walt Disney karakterleri, artık ekranı garip canavarlara, ilginç yaratıklara bırakmıştır.
Çizgi filmlerin temelinde hatta tüm televizyon ve sinema filmlerinin özünde bir çatışma, bir şeylere karşı mücadele vardır. Ancak son zamanlarda, özel kanalların da çoğalmasıyla artan bir eğilim, çizgi filmlerin hiç özenilmeden gelişi güzel seçildiği izlenimi yaratan bir hal almıştır.

Televizyonlarda çizgi film:

Günümüzde, sayıları giderek artan televizyon kanalları, yayınlarında, günde yaklaşık 4 saatlerini ekran karşısında geçiren çocukları da unutmayıp çizgi filmlere büyük yer vermektedir. Özellikle nüfusunun büyük çoğunluğunu genç ve çocukların oluşturduğu ülkemizde, böyle bir izleyici kitlesini görmezden gelmek tabii ki kaçınılmazdır.

A.G.B’nin ölçüm cihazını baz alan özel kanallar bu ölçümler sırasında çizgi filmlerin büyük ölçüde izlendiğini görmüş ve bir dönem neredeyse sabahtan akşama kadar çizgi film yayınlamışlardır.

TRT’den başlayıp diğer özel kanalların da yayın akışları göz önüne alındığında ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır.

Günde ortalama 20 saat yayın yapan TRT’nin 1. kanalında, yaklaşık 3 saat çizgi film yayını yapılmaktadır. Bu çizgi filmlerin tümünün yabancı kaynaklı olduğu, ancak sunumları sırasında çocuklara bazı öğretici mesajların verildiği görülmektedir. TRT’nin haftasonu yayınlarına bakıldığında ise önceki dönemlerde tatil günleri olması nedeniyle çocuklara bir mükafat olarak daha fazla süre ile sunulan çizgi filmlerin miktarının azaldığı görülür. Haftalık 140 saat yayın yapan ve bu 140 saatin 28 saatinde çocuklara çizgi film yayınlayan devlet televizyonunun yerli yapımlara yer vermemesi oldukça şaşırtıcı ve üzücü bir durumdur. Özellikle bir dönem yerli çizgi filmlerin yapılması için Kültür Bakanlığıyla birlikte mücadele veren TRT, 1980’li yıllarda yayınladığı, televizyon için üretilen ilk Türk çizgi filmi olan Karınca Ailesi, Evliya Çelebi ve atı Küheylan’ın maceralarla dolu yolculuklarıyla çocuklara ülkelerini tanıtmayı amaçlayan “Az Gittik Uz Gittik” programı ve Susam Sokağı’nda yer alan kısa çizgi filmlerin yapımında gösterdiği özeni şimdilerde göstermemesi Devlet kanalının bir ihmali olarak görülmektedir.

İlk özel televizyon olan ve 24 saat kesintisiz yayın yapan Star Televizyonu’nun çocuklara ayırdığı sabah saatlerinde yaklaşık 3,5 saatini çizgi filmlere ayırdığı görülmektedir. Bu süre hafta sonlarında 2 saate inmektedir. Haftalık yayın akışında toplam 21,5 saat çizgi film yayını yapan Star televizyonunda da hiç yerli bir çizgi filme rastlanmaması tesadüf değildir. Ayrıca, Örümcek Adam gibi çizgi filmlerin çocuklara ne kazandırdığı da bir başka tartışma konusudur.

Günde yaklaşık 21 saat yayın yapan Atv’nin akışında da diğer kanallardan pek farklı olmayarak yabancı kaynaklı çizgi filmlere yer verilmiştir. Ancak Atv’de çocuklara yönelik programların da az olduğu dikkat çekicidir. Sabah ve akşam üzeri aynı çizgi filmi yayınlayarak günde bir saat çizgi film veren Atv bu süreyi haftasonu arttırarak çocukların da katılımını sağlamaya çalıştıkları Disney Klübü de dahil olmak üzere yaklaşık 2 saat çizgi film yayınlamaktadır. Atv’nin çizgi filmlerinde görünen özellik ise bu yayınların eski dönem TRT yayınlarında olduğu gibi daha çok Walt Disney filmlerine yer vermesidir. Atv’de genel olarak şiddet unsurunun yer aldığı çizgi filmler görülmemektedir. Ancak şiddet unsuru olmasa da tamamı yabancı kaynaklı olan bu filmerin çocuklar üzerinde kendi kültürlerini tanıtıcı bir özelliği olmaması da olumsuz bir durum olarak göze çarpmaktadır.

Ancak Atv’de diğer televizyonlardan farklı olarak her gün haber bülteni içinde yayınlanan ve siyasilerin hicvedildiği “Bizim City” güncel konularıyla dikkat çeken bir çalışmadır. Bilgisayar animasyon yöntemiyle yapılan bu çizgi filmde, her karakterin çizimi bilgisayara yüklenmiştir ve senaryoya göre kahramanlar seçilerek kullanılmaktadır.

Sabah Gazetesi’nin arka sayfalarından ekranlara transfer olan, Limon ve Zeytin adlı iki kardeşin maceralarını anlatan, kısa animasyon yine günlük olarak hazırlanan ve program aralarında izleyicilere sunulan bir çalışmadır. Bu iki filmin yaratıcısı olan karikatürist Salih Memecan, çizgi film alanında da çalışmalar yapmaktadır.

Bir diğer ulusal kanal olan Kanal D’de günde ortalama 21 saat yayın yapmaktadır. Kanal D’nin 21 saatlik bu yayın akışı içinde çizgi filmlere ayırdığı süre 2,5 saattir. Geçtiğimiz dönemlerde Casper gibi daha sevecen ve arkadaşlığa önem veren bir çizgi film yayınlayan Kanal D, bu çizgi filmle tahmininden çok daha iyi raitingler almış; pek çok iddialı programı bile geride bırakmıştır. Kanalın son dönem çizgi filmlerine bakıldığındaysa Çiçek Kız, Remi, Sevimli Kahramanlar gibi filmler yayınladıkları görülmektedir. Şiddetten uzak görünen bu filmlerin yanında; yeni çizgi filmlerin de eklendiği haftasonu yayın akışında Dragon’un Gücü, Maske ve ilk bakışta zararsız gibi görünmesine rağmen yine de içinde barındırdığı silah ögeleriyle çocuklara silahları sempatik gösteren Red Kit yer almaktadır. Burada yeri gelmişken Red Kit karakterinin önceleri ağzından eksik etmediği sigaranın yerini, çocukların bu kötü alışkanlığı benimsememeleri için saman çöpü almıştır. Bu çocuklara direkt olarak seslenen çizgi filmlerin etkisini ve çocuklara gösterilen ilginin küçümsenmemesini göstermesi açısından olumlu bir gelişmedir.

Ulusal kanallar arasında en çok çizgi film yayınlayan kanal olma özelliğini gösteren Show Tv, günde yaklaşık 4,5 saat çizgi film yayını yapmaktadır. Küçük Uzaylı, Hayalet Avcıları gibi çizgi filmlerin yanısıra her haftasonu edebiyat klasiklerinden uyarlanan çizgi filmler yayınlanmaktadır. Ancak Show Tv’de uzun süre yayınlanmış olan Ninja Kaplumbağalar, pek çok ülkede yasaklanmıştır. İngiltere’de bu çizgi filmi izleyen bir çocuğun, filmdeki şiddet öğelerinden etkilenerek bir arkadaşını öldürdüğü belirlenmiştir.

Bir yılı aşkın bir süredir yayın yapan CTV kanalı, pek çok ulusal kanaldan farklı olarak yerli bir çizgi filme yer vermektedir. Bilgisayar animasyon tekniğiyle yapılan bu çizgi filmde çocuklar için çeşitli bulmacalar hazırlanarak pratik zekalarının gelişmesine çalışılmaktadır.

Bunun yanısıra çizgi filmin eğitici özelliğinden en fazla yararlanan kanalların dini çerçevede yayın yapanlar oldukları görülmektedir. Refah Partisine olan yakınlığıyla bilinen Kanal 7 yabancı kaynaklı çizgi filmlerin yanısıra kendi hazırlattığı Karagözle Hacivat, Nasreddin Hoca gibi çizgi filmlerle çocuklara bir takım mesajlar verme yoluna gitmektedir. Özellikle çizgi filmlerinde çocuklara bazı dini mesajlar sunması, din istismarlığı yaptığı ya da çocukların duygularıyla oynadığı hakkında yorumlanmaktadır.

Çizgi Filmciler Derneği

Çizgi Filmciler Derneği, Türkiye'de, çizgi film alanındaki tek meslek organizasyonudur. 1993'de, klasik canlandırma (animasyon) ile uğraşan çizgi filmcileri bir araya getirmek amacıyla kuruldu. Bu yapısını günümüze kadar korudu. Çizgi Filmciler Derneği, 69 çizgi filmciyi bir araya getirmektedir. Dernek, Türkiye'de çizgi film sanatını geliştirmek, çizgi filmciler arasındaki iletişimi sağlamak, uluslararası faaliyetler konusunda bilgilendirmek, Türkiye kültürünü çizgi film vasıtası ile çocuk ve gençlere tanıtmak amaçlarını taşımaktadır.

Çizgi Filmciler Derneği, kurulduğu 1993 yılından bu yana kaybettiği değerli üyeleri ErimFerruh Doğan Oğuz AralGözen, Ferruh Doğan Akdilek ve Oğuz Aral'ı saygıyla anmaktadır.

ÇFD, 29 Nisan 2005'deki genel kurulunda, çizgi filmi, elektronik haberleşme vasıtalarından ve internet imkânlarından faydalanarak Türkiye kültür hayatında daha popüler kılma kararı almış ve kendisine ait bu web site'ı hizmete sokmuştur. Böylelikle, daha kaliteli ve kendi kültür hayatımızdan beslenen bir çizgi film izleyici kitlesi ile birlikte, yeni çizgi filmcilerin de destekleneceği umulmaktadır.


Çizgi Filmciler Derneği Resmi Sitesi

Çizgi Film Stüdyoları

Türkiye’de çok iyi teknik olanaklar olmamasına karşın, yoğun çalışan birkaç çizgi film stüdyosu vardır. Bunlardan en büyüğü bir zamanlar Ateş Benice ve Derviş Pasin’in ortaklaşa kurdukları “Pasin-Benice” stüdyosu olmuştur. Yaklaşık 50 kişinin çalıştırıldığı bu stüdyoda “Karakter Animasyonu” denilen çizgi tiplerle karakter verme işlemi dışındaki işlerin çoğunu gençler yapmıştır. Ayrıca boyacılar, kameramanlar ve arka plan ressamları da kullanarak branşlaşmanın örneğini sunmuşlardır. Bilgisayarlı renklendirme işlemine geçen stüdyoda sadece 1986 yılında TRT için 516 dakikalık 86 çizgi film üretilmiştir. Stüdyo ürünlerini dünya pazarlarına da sunmuştur. Daha sonra ayrılan bu ikili çalışmalarını sürdürmüş, Ateş Benice kendi kurduğu stüdyosunda özellikle gençlere olanak tanırken, Derviş Pasin de bir yandan Çizgi filmciler Derneği’nin başkanlığını yürütmektedir.

Bir başka önemli stüdyo da Ali Murat Erkokmaz’ın “Artnet”idir. 20 kişinin çalıştığı bu stüdyoda herşey hıza dayalıdır. Kare kare çizilen resimler derhal video ortamına aktarılıp test edilir ve sonuçlar başarılıysa hemen esas çekime geçilir. Kullanılan araçların çoğunu Erkokmaz bizzat kendi tasarlamış ya da imal etmiştir. Üretimin çeşitli aşamalarında bilgisayar kullanılmaktadır. Stüdyoda 70 dakikalık İngilzce bir eğitim-tanıtım filmi üretilmiştir. Bunun yanısıra gerçek zamanlı çizgi film (real-time animation) de hazırlanmıştır.

Bu stüdyolar dışında animatörlerin atölyeleri, kendi küçük stüdyoları vardır. TRT son yıllarda konuya el atıp “Artistik Hizmetler Müdürlüğü”ne bağlı bir çizgi film stüdyosu kurmuştur. Televizyonda yayınlanan çeşitli jenerik ve kısa filmlerin de üretildiği stüdyo henüz yeterince geliştirilememiştir.

Canlandırma filmi çekebilecek olanaklara sahip başka stüdyolar da vardır. Bunlardan en ileri düzeyde olan ise İngiltere kaynaklı bir özel efekt stüdyosu bulunan “İstanbul Kamera Efekt”tir. Burada da gerçek film üzerine canlandırma şekiller yapılmakta ve kendi başına canlandırma filmleri en ileri tekniklerle üretilmektedir.

Çizgi Film Sanatçıları

Türkiye’de çizgi filme gereken ilgi gösterilmese de bu alanda azımsanmayacak sayıda sanatçı vardır. Belli bir düzeyin üzerinde ürün vermiş ve tanınmış bazı sanatçılarımız şunlardır :

Ateş BENİCE : 1947 doğumlu olan Benice,Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü mezunudur. Çizgi filme Orhan Büyükdoğan’la başlayan Benice, Tonguç Yaşar ile birlikte reklam filmleri yaptıktan sonra Derviş Pasin’le birleşti ve uzun süre
Derviş-Pasin stüdyolarında filmler üretmiştir. “ Bir Karınca Ailesi ” adlı 6-8 dakikalık filmi Türk Televizyonlarında yayınlanan ilk Türk çizgi filmlerindendir . TRT’de ekrana gelen bu çizgi dizinin 22 ülkeye satışı gerçekleşmiştir. Boğaziçi Üniversitesi Sinema Klubü’nün düzenlediği yarışmalarda bir çok ödülü olan Benici 1976’da Akşehir ve Zagrep’de başarılar kazanmıştır. Benice filmlerini genellikle sipariş üzerine hazırlamaktadır. Benice, çizgi film sektöründen söz edilebilmesi için, çok üretmenin gereğine inanan sanatçılardandır.

Derviş PASİN : 1942 doğumlu Derviş Pasin alaylı çizgi filmcilerdendir. Sinema afişleri yaparak işe başlayan sanatçı, 1967’de özel bir yarışma ile çizgi film üretmeye başlamıştır. İstanbul Reklam Ajansı’nda çalışan Pasin 1976’da kendi stüdyosunu kurmuştur. Reklam filmleri yaptıkları stüdyosu daha sonra Ateş Benice’ninki ile birleşerek büyümüştür. Bu stüdyoda uzun metrajlı sayılı Türk çizgi filmlerinden biri olan “Boğaç Han”ı gerçekleştiren Pasin’in bu çalışması “Sinema Günleri 88” programında da yer almıştır. Derviş Pasin ile Ateş Benice, Türkiye’de çizgi film alanında birçok şeyin öncülüğünü yapmışlardır. TRT ile çizgi film alanında ilk çalışmaları yapan ikili “Neden Çizgi”, “Tomurcuk”, “Selvi’nin Fırçasından” gibi dizilerin yanında “Uykudan Önce” programının jeneriğini de hazırlamıştır. Ateş Beniceyle ortaklığını bitiren Derviş Pasin Çizgi Filmciler Derneği’nin başkanlığını yapmaktadır.

Orhan BÜYÜKDOĞAN : 1935İstanbul doğumlu olan Orhan Büyükdoğan, 1960’da İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin resim bölümünden mezun olmuştur. O da tüm diğer sanatçılar gibi reklam ajanslarına çizgi filmler üretmiştir. Türk ve İslam Tarihi ile masal ve efsanelerle ilgili çizgi filmler üretmeyi düşünmüş olan Büyükdoğan, “Alaaddin” adlı bir projesini yurt dışında da tanıtmak için vermiştir. Bugün canlandırma film eğitimi vermeyi sürdüren Büyükdoğan, TRT’ye bir proje hazırlamıştır. Çevre korunmasıyla ilgili eğitim filmlerinden oluşan 13 bölümlük bir çizgi dizi bütünüdür.

Erim GÖZEN : 1938 doğumlu sanatçı. 1964-1981 yılları arasında İstanbul Reklam ve Ajansı’nda emek vermiş, bir çizgi film yapımcısıdır. O da sayısız reklam filmiyle TRT’de gösterilen “Trafik”
adlı filmiyle tanınmıştır. Gözen reklam ve film jeneriğinde üretmiştir. Atıf Yılmaz’ın “Asiye Nasıl Kurtulur ?” filminin jeneriğini de hazırlamıştır.İstanbul’da kurduğu kendi atölyesinde çalışmalarını sürdürmüştür. Son yıllarda Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim görevlisi çalışmakta olan Erim Gözen, elim bir trafik kazasında yaşamını yitirdi.

Meral ve Cemal EREZ : 1947 ve 1950 doğumlu olan sanatçılar, İstanbul Devlet Sanatlar Akademisi Grafik Sanatlar ve Resim Bölümü mezunudurlar. Çizgi filme Cemal Erez’in 1973’teki mezuniyet ile gerçekleştirdikleri 45 dakikalık “65 KV” adlı bir filmle başlamışlardır. Bu film 1974 “BÜSK Kısa Film Yarışması”nda birinci olmuştur. İkili bundan sonraki çalışmaları için yurtdışını seçmiştir. Meral Erez 1975’te İtalya’nın Usbino kentinde canlandırma sineması eğitimi görmüştür. Orada gerçekleştirdiği Il Gatto (Kedi) adlı 5 dakikalık filmle de 1978’de Balkan Film Şenliği çerçevesinde düzenlenen “Ulusal Kısa Film Yarışması”nda birinci olmuştur. Cemal Erez ise 1980 yılında Paris’te canlandırma sineması eğitimi yapmıştır. İkili 1981-1983 yıllarında, 11 dakikalık Les Cordes (İpler) adlı bir film çalışması gerçekleştirmişlerdir. 1985 yılında, “Marly-le Roi Kısa Film Şenliği”nde en iyi “Graphisme” ödülünü almışlardır.

Ali Murat ERKORKMAZ : 1948 İstanbul doğumlu olan Erkorkmaz, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun olmuştur. Çok genç yaşlarda konuya ilgi duyup küçük çizim kutuları yapmış, her gittiği yerde çizgi film üreterek başlayan sanatçı, hızı ve bir anda yaptığı işlerin yoğunluğuyla herkesi şaşırtmıştır. 1970 yılında uzun metrajlı ilk filmini gerçekleştirmiş; ancak bir türlü banyo ettirememiştir. Erkorkmaz başlangıçtan beri kendi adına çalışmaktadır. Bir süre Arap ülkelerine giden ve 7 stüdyo birden açan sanatçının İngiltere’de de bir bürosu bulunmaktadır. Bugün çalışmalarını sadece ulusal pazarlara sunan Erkorkmaz, kendi sistemini ve araçlarını geliştirmiştir. Geleneksel yöntemlere uymayan çalışma stilleri vardır. Küçük boyutlu kağıtlara bazen de doğrudan asetatlara çizerek çalışmalar yapmıştır.

Erkorkmaz, filmlerinin konusunu da kendisi belirleyip yazmaktadır. Günde 600 çizim yapabilmek gibi bir rekora sahip olan sanatçı, bugüne kadar binlerle ifade edilen sayılarda reklam ve kısa film yapmıştır. Araplar için “Susam Sokağı” adlı çocuk dizisini de hazırlayan sanatçı, “uluslararası” sıfatını en çok hak eden Türk çizgi filmcisi olmuştur. Gerçek zamanlı ve çizgi filmlerin ardından başka yaratıcı projelere sahip ve teknolojik gelişmeleri bu alana uygulamadaki en önde gelen sanatçılarımızdandır.

Tahsin ÖZGÜR : 1955 doğumlu olan sanatçı, Türkiye’de gerçekten çizgi film eğitimi almış sayılı kişilyerden birisidir. Kanada Sheridan Collega’dan “animatör” olarak mezun olan Özgür, okulu ardından Kanada’nın büyük stüdyolarından Nelvana’da çalışmıştır. Daha sonra Türkiye’de bir reklam şirketi için reklam filmleri yapmıştır. İlk defa uluslararası yarışmalarda başarı kazanan Türk çizgi filmcimizdir.


Şahin ERSÖZ : 5 yaşından itibaren resimler çizen sanatçıİstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi mezunudur. Kariyerine Milliyet Kardeş dergisinin Walt Disney Feature Animation’larıyla başlayan Ersöz, 1983’te yaptığı çizimlerini Yalvaç Ural’a göstermiş ancak “Tarkan” gibi karakterlerin çok popüler olduğu bu dönemde biraz fazla Avrupai bulunmuştur. Kendisinden daha yerli işler talep edilen Ersöz, böylelikle “Keloğlan” için on sekiz çizgi romana imza atmıştır. Üniversite son sınıftayken çocukluğundan beri hayran olduğu Ali Murat Erkorkmaz’ın yanında ilk çizgi film çalışmalarına başlamıştır. Erkorkmaz’ın “Woody and May” adlı filminin baş animatörü oldu. Daha sonra TRT için çizgi filmler üreten Derviş Pasin ile çalıştı. Almanya’da çalışmalarını sürdüren Tahsin Özgür’e bir clipboardını yollayarak, “Gerhard Hahn Film Production” adlı şirketinde çalışmaya başlayan Ersöz, II. Dünya Savaşı’ndan itibaren Almanya’da en çok hasılat yapan “Werner Beinhart” adlı filmin üçte birini tek başına yapmıştır. Danimarka ve İngiltere’de bir çok animasyon projede supervising animatör olarak çalışan Ersöz, 1990 yılı başlarında Steven Spielberg’den teklif almış ve ülkemizde de gösterime giren “Balto” adlı filmin kötü karakteri kurt köpeği “Steele”i yaratmıştır. Casper’ın üç boyutlu animasyonuna başlamak üzere RLM şirketinden teklif alan Ersöz aynı dönemde çocukluk düşü olan Disney’den de teklif alınca tercihini Disney’den yana kullandı. Walt Disney’in tüm dünyada ilgi gören “Herkül” adlı filminde de çizerlik yapan Ersöz yaptığı işin sanatsal neteliğine önem veren bir sanatçıdır. Çok büyük şirketler içinde sadece kendisine verilen işi yapan bir animatör olarak kalmak istemeyen Ersöz, Disney’in “Herkül”den sonraki çalışmalarını çekici bulmayınca buradan ayrılıp kendi stüdyosunu kurdu.